Murat ALTINTAŞ /Vergi Müfettişi
Blok zinciri teknolojisinin ekonomi, sosyal ve kültürel alanda getirdiği köklü değişikliklerin kuşkusuz devam edeceği anlaşılıyor. Bunlardan biri de dijital varlık æsahipliğinin artmasıyla birlikte daha da önemli hale gelen NFT teknolojisidir. İlk NFT 2017 yılında üretilmekle birlikte en büyük dikkati kripto sanatçısı Beepple’nın “Everydays: The First 5,000 Days” adlı dijital eserini 69.300.000 dolara satmasıyla çekmiştir. Ülkemizde ise son günlerde bazı sosyal medya paylaşımlarının satılması haberleri ile daha da bilinir hale gelmiştir.
Kimilerine göre balon kimilerine göre ise blok zinciri teknolojisi gibi -ki NFT de blok zinciri teknolojisine bağlı olarak ortaya çıkmıştır- artık hayatımızın bir parçası olacak gibi görünen NFT nedir?
NFT, en kısa tanımıyla ikamesi/başka bir eşi daha bulunmayan dijital varlıktır. Örneğin bir oyun karakteri, dijital ortamda üretilen bir sanat eseri veya sosyal medyada üretilen bir söz NFT’ye dönüştürüldüğünde/ NFT haline getirildiğinde aynı zamanda o kıymetin orijinal olduğu ispatlanmış olur. Dolayısıyla eğer bir adet NFT’ye sahipseniz benzersiz bir şeye sahipsinizdir; tıpkı Edvard Munch’un Çığlık adlı tablosuna sahip olmak gibi. Bu resmin hem internet ortamında hem de fiziki olarak milyonlarca kopyası mevcuttur. Ancak orijinali bir tanedir ve o da sizindir. Buradan hareketle NFT’yi gayri misli mal olarak da tanımlamak mümkündür.
NFT’nin diğer bir kullanım alanı ise bir NFT oluşturup bunu fiziki olarak mevcut bir sanat eseri veya başka bir kıymete tanımlamaktır. Örneğin bir NFT üretip bunu bir karikatür dergisinin ilk sayısına tanımlamak mümkündür. Bu dergiyi başka birine sattığınızda aynı zamanda bu dergiye ilişkin NFT’yi de o kişiye devredeceksinizdir. Bazı yazarlara göre ilerleyen yıllarda, devletler sahip oldukları fiziksel varlıkları NFT’ye dönüştürerek gelir ortaklığı senedi benzeri bir yapıyla özelleştirme yoluna gideceklerdir.
Hem dijital ürünler/eserler NFT’ye dönüştürülebilmekte hem de fiziki ürünler üretilen bir NFT’ye atfedilebilmektedir. Dolayısıyla NFT, her ne kadar şimdilerde sadece sanat eserleri ile gündeme gelse de değerli olabileceği düşünülen, satış değeri görülen her bir dijital veya fiziki varlığa tanımlanabilme özelliğine sahip olup iktisadi anlamda düşündüğümüzden çok daha geniş kullanım alanlarına açık bir uygulamadır. Örneğin uzun zamandır satamadığınız evinizi, tahsil edemediğiniz fatura bedellerinizi, şirket aktifindeki bir duran varlığınızı, şirket hisse senedi veya tahvillerinizi NFT’ye tanımlayarak daha kısa zamanda ve küresel çapta satma, takas etme imkânınız olacaktır. Ayrıca bir adet NFT’nin aynı zamanda birkaç kişiye satılması yani satın alanlar arasında bir ortaklığın kurulması da mümkündür.
Dijital ortamda oluşturulan NFT’lerin devrinde akıllı kontrat sistemi ile ürünün devri ve bedelin ürün sahibine verilmesi otomatik olarak gerçekleşir. Ancak fiziki ürünlere tanımlanan NFT’lerin devrinde, NFT devri sistem üzerinden gerçekleştikten sonra fiziki ürünün yeni sahibine ulaştırılması da fiziki olarak yapılacaktır. Dolayısıyla burada taraflar arasında güven problemi ortaya çıkacaktır. Bu NFT’nin taşıdığı risklerden biridir. Ancak aynı risk hali hazırdaki elektronik ticarette de mevcuttur. İnternet ortamında hiç tanımadığımız kişi veya kurumlardan ürün satın alırken önce bedelini öderiz daha sonra satıcının ürünü bize ulaştırmasını bekleriz. Eğer satıcı teslim yükümlülüğüne uymazsa kanuni yollara başvururuz.
NFT’ler blok zinciri teknolojisi altyapısı kullanılarak, büyük çoğunlukla da Ethereum standardı ile üretilmektedirler. NFT üretebilmek için ihtiyaç duyulan şeyler ise bir adet dijital cüzdan, küçük miktarda Ethereum ve NFT pazarına bağlantıdır. Dijital ortamdaki her şey NFT olarak alınıp satılabilir. NFT’lerin tıpkı fiziki mallarda olduğu gibi alınıp satıldığı ve fiyatının oluştuğu kendine has pazarları vardır. Bu pazarların en bilindikleri Opensa, Mintable, Nifty Gateway ve Rarible’dir. (https://www.icrypex.com/tr/blog/nft-nedir-nft-nasil-yapilir) Burada NFT’nin satış bedelinin kripto para cinsinden oluştuğunu da belirtmek gerekir.
Peki insanlar neden dijital yani elle tutulmayan bir şeye para ödesinler? Zaman geçtikçe ve şartlar değiştikçe insanların sanata bakışı, estetik algısı ve değer atfettiği şeyler de değişime uğramaktadır. Örneğin online platformda oynanan bir oyunda karakterlerin giysilerinin veya silahların satıldığını sıkça duymaktayız. Bu durum belki X ve Y kuşağı için uzak olmakla birlikte Z kuşağı için önemli kazanımlardır. Zira o oyun ve o oyuna ait şeyler oyuncunun hayatının bir parçası haline gelmiş ve değerli olmuştur. Bu, insanların elmasa değer vermesiyle aynı şeydir aslında. Dolayısıyla NFT’leri de bu algı çerçevesinde düşünmemiz gerekmektedir.
NFT, henüz gelişen ve nereye varacağı, ne tür yenilikler getireceği tam olarak belli olmayan/şuan için kestirilemeyen bir teknoloji olmakla birlikte mevcut bilgiler ışığında sağladığı avantajlar ve taşıdığı özellikleri şu şekilde sayabiliriz:
- Dijital tapu işlevi görür,
- Yatırım aracı olarak da değerlendirilebilir,
- Kişilere, kurumlara aracısız ve küresel çapta pazarlama imkânı sunar,
- Bir nevi, sanatçının imzasıdır,
- İlk satıştan sonraki satışlarda da sanatçıya telif hakkı imkânı tanır,
- Geleceği belirsiz olmakla birlikte bir müddet daha hayatımızda olacağı kesindir.
Görüleceği üzere dünya, blok zincirinde olduğu gibi NFT teknolojisi kaynaklı da birçok yeniliğe ve değişime gebedir. NFT sürekli gelişmeye açık olduğundan baştan rijit/katı kurallar koymak, teknolojinin diğer getirilerini sekteye uğratma riski de barındırır. Bu risk ve balon çıkma riski de barındırsa kamu otoritesinin NFT’de yaşanan gelişmeleri yakından takip etmesi, nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair yorumlar üretmesi, gerekli yasal düzenlemelerin (Vergi, Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Patentlere ilişkin mevzuat ilk akla gelenlerdir.) neler olabileceğine dair senaryoları planlaması gerekmektedir. Vergisel anlamda bakıldığında, her ne kadar şuan sadece sanat eserlerini konuşsak da önceki bölümlerde vurgulandığı üzere NFT sadece serbest meslek faaliyeti ile ilgili olmayıp yerine göre ticari kazanç, gayrimenkul sermaye iradı (GVK 70/5 ve 70/6), menkul sermaye iradı, arızi kazançla ilişkili olabilmektedir.
Çözüme kavuşturulması gereken birçok konu vardır. Bu sorunların hepsinin saptanması ve çözüme kavuşturulması derinlemesine incelemeler yapılmasıyla mümkün olacağından, burada yer vermemiz mümkün değildir. Zira yazımızın amacı hem toplumda hem de kamu otoritesinde bu konuya dair bilinirlik yaratmaktır. Ancak sorunlardan bir tanesini şu şekilde ortaya koyabiliriz:
Bir sanatçının dijital ortamda bir eser ortaya çıkarması ve bunu satması muhakkak serbest meslek faaliyetidir. Ancak bu işlem Gelir Vergisi Kanunu’nun 18’inci maddesi uyarınca istisna kapsamına girecek midir? Zira 135 ve 149 seri No’lu GVK Genel Tebliğlerinde de belirtildiği üzere bir eserin Gelir Vergisi Kanunu’nun 18’inci maddesinde yazılı eser tanımına girmesi için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda tanımlanan eser tanımına girmesi gerekir. 5846 sayılı kanunun 1/B maddesinde eser “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır. Yine kanunun 8’inci maddesinde eser sahibi “onu meydana getiren” olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda ihtira beratlarının tescil edilmesi gerekmektedir. Telif haklarında ise Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik’te belirtilenler dışında tescil zorunlu değildir. Peki bir serbest meslek erbabı ürettiği NFT’yi sattığında bunun istisna kapsamında olduğunu nasıl belgeleyecektir? NFT satışlarının istisna kapsamında olup olmaması için aşağıdaki soruların çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
- Şüphesiz blok zinciri teknolojisinde NFT’nin sahipliği bellidir. Ancak bunu kamu otoritesine nasıl ispatlayacaktır?
- NFT de tıpkı telif hakkı ve ihtira beratı gibi sahiplik ve koruma sağlamaktadır. Ancak yasanın yorumlanması suretiyle NFT’yi bunlar arasında sayabilir miyiz, yoksa yasalarda açıkça buna ilişkin bir düzenleme gerekecek midir?
Son olarak bunlardan daha önce kripto paralar ile ilgili görüşün somutlaşması gerekmektedir. Zira vergilendirilebilir bir gelir saptasak da vergilendirme öncelikle matrahın tespit edilmesi ile mümkündür.